Sanayi tesislerinin çalışması, aydınlatma, ısınma ve ulaşımın sağlanması büyük ölçüde enerjiye dayanmaktadır. Enerji, ülkelerin kalkınmasında önemli bir güç olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle ülkelerin gelişmişlik düzeyleri belirtilirken ürettikleri ve tükettikleri enerji miktarları da göz önünde bulundurulmaktadır.
Enerji kaynakları yenilenemeyen ve yenilenebilen kaynaklar olarak iki grupta toplanır. Yenilenemeyen enerji kaynakları taşkömürü, linyit, petrol ve doğal gazdan oluşan fosil yakıtlar ile nükleer enerji gibi rezervi sınırlı olan ve tükendiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Yenilenebilen enerji kaynakları ise güneş, rüzgar, su ve jeotermal enerjiden oluşan ve kendi kendilerini yenileyebilen kaynaklardır.
Günümüzde dünyada yenilenemeyen enerji kaynaklarının kullanımı daha yaygındır. Bu kaynakların hem üretim aşamasında hem de kullanımı sonrasında büyük ölçüde çevre sorunları yaşanır. Bu yüzden yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması gereklidir.
Ülkemiz yenilenebilen enerji kaynakları bakımından büyük bir potansiyele sahiptir.
Yenilenemeyen Enerji Kaynakları
Taşkömürü (Maden Kömürü)
Birinci jeolojik zamanda oluşmuş bazı arazilerdeki organik tortul kayadır. Kalori değeri yüksek olduğu için büyük bir kısmı demir-çelik endüstrisinde, geri kalanı ise Çatalağzı termik santralinde elektrik üretiminde kullanılmaktadır.
Taşkömürü yatakları Batı Karadeniz Bölümü’nde özellikle Zonguldak çevresinde ve Ereğli’den Amasra’ya kadar uzanan bir şerit içerisinde yer alır. Ülkemizdeki taşkömürü yatakları düzenli tabakalar halinde olmayıp küçük parçalara ayrılmıştır. Taşkömürünün bulunduğu damarlar bazen çalışılamayacak kadar incelmekte ve kesintiye uğramaktadır. Bu nedenle taşkömürünün çıkarılmasında zorluklar çekilir ve üretim düşüktür. Demir-çelik endüstrisinin ihtiyacını karşılayamadığından dolayı ithal edilir.
Linyit
Üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş ve kalorisi taşkömürüne göre daha az olan bir kömür türüdür. Türkiye’nin bir çok yerinde ve bol miktarda bulunduğu için önemli bir madendir. Kalorisi yüksek olan linyitler genellikle konutlarda yakıt olarak kullanılırken düşük kalorili olanları ise termik santrallerde kullanılmaktadır. Linyit yataklarımızdan en önemlileri Elbistan, Soma (Manisa), Tunçbilek, Seyitömer, Tavşanlı (Kütahya), Yatağan (Muğla) ve Çan (Çanakkale) dır.
Petrol
Üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş arizelerde tabakalar içerisinde boşluklarda bulunur. Ancak akıcı olduğu için yer altındaki boşlukları izleyerek zamanla yatak değiştirebilir. Bu yüzden diğer jeolojik zamanlarda oluşmuş bazı arazilerde de petrol bulunabilir. Ülkemizde üçüncü jeolojik zamanda oluşmuş arazi fazladır. Ancak yapılan araştırmalar ülkemizdeki petrolün çok derinlerde olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemizde petrol ilk olarak 1940 yılında Raman Dağı’nda bulunmuştur.
Ülkemizde üretimin tamamına yakını Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nden karşılanır. Ham petrol üretimi 2005′de 2,2 milyon ton kadardır. Yurt dışından ithal ettiğimiz ham petrol ise 28 milyon tondur. Dolayısıyla ülkemizde petrol ihtiyacının ancak %14′ü karşılanabilmektedir. Ülkemizde tüketilen petrolün büyük bir kısmı Ortadoğu ülkelerinden ve Cezayir‘den ithal edilmektedir.
Güneydoğu’dan çıkartılan petrol ile dışarıdan alınan petrolün işlendiği rafineriler şunlardır;
- Batman
- İpraş (İzmit)
- Ataş (Mersin)
- Aliağa (İzmir)
- Orta Anadolu (Kırıkkale)
Ham petrol, rafinerilere boru hatları ve tankerlerle taşınır. En önemli petrol boru hattı günümüzde yapımı tamamlanan ve faaliyete geçen Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattıdır. Bu hat sayesinde Azerbaycan ve Kazakistan petrolü Türkiye üzerinden taşınmakta ve dünya piyasasına ulaştırılmaktadır. Bu taşımacılıktan ülkemiz önemli gelir elde etmektedir.
Kerkük-Yumurtalık boru hattı ise Irak’ta yaşanan olumsuzluklar nedeniyle verimli bir şekilde kullanılamamaktadır.
Doğalgaz
Yer altındaki boşluklarda petrolün üzerinde oluşan gaz karışımıdır. Çıkarıldıktan sonra boru hatlarıyla veya sıvılaştırılmış bir şekilde gemilerle taşınıp diğer ülkelere ulaştırılabilir. Tüketimi sonrasında çevre kirliliğine yol açmadığı için çok tercih edilen bir yakıttır. Kullanım alanları giderek yaygınlaşmaktadır. Başlıca doğalgaz yataklarımız Trakya-Hamitabat, Mardin ve Siirt’te bulunur. Doğalgaz rezervlerimiz çok yetersiz olduğu için uzun yıllardan beri Rusya’dan ithal edilmektedir.
Radyoaktif Mineraller
Bunlar uranyum ve toryumdur. Atom çekirdiğinin parçalanması sonucu büyük bir enerji açığa çıkar. Bu enerjiye nükleer enerji denir.
Ülkemizde önemli uranyum yatakları Manisa-Salihli ve Yozgat-Sorgun’da, toryum yatakları ise Eskişehir-Sivrihisar’da bulunmaktadır. Ülkemizde işletmeye açılan uranyum ve toryum yatakları bulunmamaktadır. Bir çok ülke elektrik üretiminin büyük bir bölümünü nükleer enerjiden gerçekleştirmektedir. Fransa elektrik üretiminin %70′ini, Belçika %67’sini, İsveç %50 sini, Hindistan %3′ünü, Pakistan ise %2’sini nükleer enerjiden sağlamaktadır.
Yenilenebilir Kaynaklar
Su Gücü
Su gücüne hidroelektrik enerji denir. Ucuz, temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Ülkemizde akarsuların gücünden yararlanılır. Yüksekten düşen ve hızla akan suların tribünleri çalıştırması sonucu elektrik üretilmektedir.
Ülkemiz yüksek ve engebeli olduğu için akarsularımızın çoğu dar ve derin vadilerden akar. Bu durum baraj yapımına elverişli şartlar oluşturur. Türkiye hidroelektrik potansiyel bakımından Avrupa’da Rusya ve Norveç‘ten sonra 3. sırada yer almaktadır.
Hidroelektrik potansiyelimizin üçte biri Fırat Havzası’ndadır. Bunu, Dicle, Doğu Karadeniz, Çoruh ve Kızılırmak havzaları izler. Yüksek potansiyelimize karşın üretilen enerji miktarı azdır.
Önemli Barajlarımız
Fırat üzerinde; Keban, Karakaya, Atatürk
Kızılırmak üzerinde; Hirfanlı, Kesikköprü, Altınkaya
Sakarya üzerinde; Sarıyar, Gökçekaya
Gediz üzerinde; Demirköprü
Büyük menderes üzerinde; Kemer, Adıgüzel
Dicle üzerinde; Kralkızı, Devegeçidi
Güneş Enerjisi
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en önemlisidir. Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle güneş enerjisi potansiyeli bakımından şanslı bir ülkedir. Bir çok bölgemizde güneşli gün sayısı ve güneşlenme süresi yeterli düzeydedir. Yıl içerisinde güneşlenme süresi en yüksek olan bölgelerimiz Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz’dir, en az olan bölgemiz ise Karadeniz’dir. Ülkemizde genelde su ısıtılmasında kullanılan güneş enerjisi, teknolojik imkanların gelişmesine bağlı olarak yaygınlaşmaktadır ve zamanla bu enerji farklı alanlarda kullanılmaya başlanacaktır.
Rüzgar Gücü
Rüzgar enerjisi hem ucuz hem de çevreyi kirletmeyen bir enerji kaynağıdır. Ülkemizde ilk ticari amaçlı rüzgar santrali 1998 yılında Çeşme (İzmir)’de kurulmuştur. Rüzgar santrallerinin kurulmasının pahalı bir yatırım olması en önemli sıkıntılardan biridir. Rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından Ege, Marmara ve Doğu Akdeniz kıyıları zengin yerlerdir.
Jeotermal Enerji
Yerin derinliklerinde ısınarak yüzeye çıkan sıcak su ve su buharından elde edilen enerjiye jeotermal enerji denir. Türkiye jeotermal enerji potansiyeli bakımından dünyanın zengin ülkeleri arasında yer alır. Ülkemizde jeotermal enerji ısıtma ve elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Denizli-Sarayköy ve Aydın-Germencik’te enerji üretimi yapılmaktadır. Üretilen enerji miktarı kapasitenin çok altında kalmaktadır.
Madenciliğin ve Enerji Üretiminin Türkiye Ekonomisindeki Yeri ve Önemi
- Madenler gelişen sanayimizin bir çok dalına hammadde sağlar.
- Madenlerin çıkarılması, işlenmesi ve pazarlanması çok sayıda iş alanının açılmasına ve bu alanlarda çalışan insanların geçimini sağlamasına yol açar. Gerek işlenmiş olarak gerekse ham olarak satılan madenlerden ülkemiz gelir elde etmektedir. Sanayi tesislerinin çalışması, ısıtma ve aydınlatma için gerekli olan elektrik enerjisinin önemli bir kısmı yerli enerji kaynaklarından sağlanmaktadır.